Bilişsel Terapi
Bilişsel terapi Aaron
T. Beck tarafından Pennysylvania Üniversitesinde 1960’ların başında kısa
süreli, bugüne yönelimli, yapılandırılmış bir depresyon tedavisi olarak
geliştirilmiştir. Amacı yaşanılan günceli sorunları çözmek ve işlevsiz(dysfunctional)
düşünce ve davranışı dönüştürmektir. O zamandan bu yana Beck ve onu izleyenler
bu terapiyi şaşılacak kadar çok sayıda psikiyatrik bozukluk ve gruba başarıyla
uyarladılar. Bu uyarlamalar tedavinin odağı, teknolojisi ve uzunluğunu
değiştirdi ama kuramsal varsayımlar aynı kaldı. Çok kısa bir biçimde özetlersek
kognitif model tüm psikolojik bozuklukların ortak özelliğinin çarpık ya da
işlevsiz düşünceler olduğunu sürer. Düşüncenin gerçekçi biçimde değerlendirmesi
ve dönüştürülmesi duygulanım ve davranışta düzelmeye yol açar. Kalıcı düzelme
hastanın altta yatan işlevsiz inançlarının dönüşmesinin sonucudur.
Bilişsel davranışçı
terapi türlerini geliştiren, diğer büyük kuramcılardan en önemlileri ve
kuramları, Albert Ellis’in rasyonel
emotif (rational-emotive) terapisi (Ellis,1962), Donald Meichenbaum’un
kognitif-davranışçı dönüştürme yaklaşımı (cognitive behavioral modification)
(Meichenbaum,1977) ve Arnold Lazarus’un çok biçimli (multimodal) terapisidir
(Lazarus,1976).
Bilişsel kuram bireyin
yaşantılarını yorumlama biçiminin duyguları ve eylemleri-gerçekte genel olarak
psikolojik işlevselliği- üzerine önemli bir etkisi olduğu sayıltısına
dayalıdır. Örneğin eğer bir birey bir durumu tehdit edici olarak görürse yüksek
düzeyde anksiyete yaşayacak ve durumdan kaçma veya kaçınma arayışında
olacaktır. Benzer biçimde eğer bir birey kişisel bir sorunu ezici ve umutsuz
görüyorsa çökkün hissedecek kendisini geliştirmek için uğraşmamayı seçecektir.
Benzer bir biçimde eğer bir kişi bir diğer kişinin hatasını bilerek ve isteyerek
kendisini aşağılama girişimi olarak yorumlarsa öfkelenecek ve intikam almaya
çalışacaktır. Bilişsel terapi bu türden bağlantıları saptamaya çalışarak
bireyin yaşantılarını daha uyumsal biçimde yorumlamasına, duygularını daha
üretken biçimde yönlendirmeye yol açmaya, sorunlarıyla baş etmesine ve yaşam
koşullarını geliştirmesine çalışır.
İstenilmeyen sıkıntılara veya işlevsiz
davranışlara yol açan uyum bozucu düşünceler bilgi işleme sürecindeki
yanlılıkların ve kör noktaların ve aynı zamanda bilişsel eksikliklerin sonucu
olabilir. Bu türden sorunlu bilişler (ve daha genel olarak bilişsel tarzlar)
sözel veya resimsel olarak temsil edilebilirler. Bu nedenle terapistler
hastadan belli bir durumda zihnindeki düşüncelerin hem sözel içeriğini hem de
imgeleri tanımlamasını isterler. Hastanın birçok anlama gelebilen sosyal
etkileşimleri devamlı diğerlerinin düşman olduğu şeklinde anlaması yanlı
düşünce biçiminin bir örneğidir. Sorunu tanımlamak ve çözmek için uygun adımlar
atma yeteneği olmayan bireyler bilişsel işlevsellikte eksiklikler sergilerler.
Bu talihsiz eksiklik yaşamında aynı hataları yapan ve buna rağmen bunu fark
etmeyen ve “kötü şeyler hep benim başıma gelir” yanlı sonucuna ulaşan
hastalarda belirgindir.
Bilişsel terapi çeşitli psikopatolojik
durumlarda görülen bu alışkanlık haline gelmiş düşünce hatalarını düzeltmek
için birçok özgün tedavi yöntemini kullanır. Tedavi hastanın işlevsiz
bilişlerini saptamasına ve ne derece nesnel gözlemlere ve kanıtlara dayalı
olduğunun sınanmasına yardımcı olmak için düzenlenmiş sözel müdahalelerin ve
davranış değiştirme tekniklerinin bir birleşimini içerir. Hastaya yanlı
kavramlaştırmalarının ve aşırı sıkıntısının altında yatan uyum bozucu
inançlarını ve yararsız baş etme davranışlarını düzetmesi öğretilir.
Psikopatolojinin bilişsel modeliyle uyumlu birçok terapötik teknikler hastayla
terapist arasındaki iş birliğini en yüksek düzeyde kullanarak ve hastanın
kişisel etkinlik duygusunu sağlayacak şekilde sıklıkla yardımlaşma biçimde
düzenlenerek kullanılır. Terapinin kendisi aktif yapılandırılmış (ama esnek)
zamanı etkili kullanan ve ağırlıklı olarak güncel sorunlara ve aynı zamanda
yinelemeleri önlemeye odaklıdır. Hasta nesnel bir biçimde düşünmeyi öğrenip
sorun çözümünde ve kişiler arası ilişkilerdeki kavrayışı gelişip başarı
gösterecek şekilde davrandıkça belirtileri kalıcı bir şekilde düzelir.
Bilişsel terapi duygu durum bozukluklularının, anksiyete
bozukluklarının(örneğin fobiler, panik bozukluk, sosyal anksiyete bozukluğu,
yaygın anksiyete bozukluğu) psikotik bozukluklar ve yeme bozukluklarıyla
beraber bir kısım psikofizyolojik bozuklukların tedavisinde başarılı bir
biçimde kullanılmıştır. Bilişsel terapi bireysel grup çift ve aile
formatlarında kullanılabilir. Gerçekten de bilişsel terapinin çiftlerde olduğu
gibi çocuk, ergen ve yaşlılarda etkinliğini destekleyen deneysel kanıtlar
bulunmaktadır. Bilişsel terapideki son zamanlardaki heyecan verici gelişmeler
bipolar bozukluklar ve şizofreni tedavisinde yeni deneysel temelli
yaklaşımlarla sonuçlanmıştır. Bu son klinik sorunların tedavisinde bilişsel
terapinin güçlü yanlarından bir tanesi de hastanın ilaç almakla ilgili uyum
bozucu inançlarının (örneğin eğer kendimi iyi hissediyorsam ilacımı kesebilirim
gibi) değiştirilmesine odaklanmasıdır. Bunun sonucu hastaya birçok açıdan
yardımı olan bir biçimde bilişsel terapi ve farmakoterapi arasında yatan bir
sinerjidir.
Özetle bilişsel terapi terapistin hastanın
aşırı sıkıntıya yol açan ve çözümlenmediği taktirde yapıcı biçimde sorunlarını
çözmesini engel olacak olan bilişsel yanlılıklarının farkına varması,
tanımlaması ve değiştirmesine yardımcı olduğu bir öğrenme yaşantısıdır. Tedavi
hastayı gündelik yaşamında daha faal hale gelmede yardımcı olur böylece kişisel
etkinlik ve hâkimiyet duygusu artar bu da kişinin kendisi ve geleceğiyle ilgili
olumsuz inançlarına meydan okuyan düzeltici yaşantılar temin eder.
Yardımlaşmacı, işbirlikçi ve etkileşimci bir terapötik ilişki içinde kalıcı
olacak kendi kendine yardım becerilerini öğrenip dener ve hâkim olurken bir
yandan da bu hastanın terapiye bağlılığı sürdürmesine yardımcı olur. Böylece
olumlu işbirliği en üst düzeye çıkarken hastanın terapiste bağımlı hale gelmesi
tehlikesi en aza iner.
Uzm. Psikolog Reyhan
Nuray Duman
http://www.butunculpsikoloji.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder