Bağlanma Stilleri
Bowlby tarafından 1969 yılında ilk olarak tanımlanan
bağlanma kuramı, Ainsworth ve arkadaşları tarafından geliştirilmiştir.
Ainsworth yabancı durum testi ile farklı bağlanma biçimlerinden bahsederek,
güvenli ve güvensiz bağlanma örüntülerini (attachment patterns) değerlendirmiş
ve farklı bağlanma stilleri, çocuğun rahatının sağlanması, güven duygusunun
aşılanması sırasında bakım veren kişilerin çocuğa uygunsuz tepkiler ortaya
koyması ile yaşanacağını ifade etmiştir. Bakım veren tepkilerinde güven verici
olmayan, tutarsız, kaba, benmerkezci ya da zorbalığa dayanan bir tutum
sergilerse çocukta anksiyetenin yoğun olduğu güvensiz bağlanmalar gelişir.
Ainsworth güvenli (secure), kaygılı-kararsız (anxiousambivalent) ve kaçınmacı
(avoidant) olarak üç bağlanma biçimi geliştirilmiştir.
1.Güvenli bağlanma gösteren çocuklar, annelerinin her zaman
yanlarında olup, stres durumlarında anneleri tarafından yardımcı olunacağından
emin olan çocuklardır. Anne ayrıldığında tepki göstermelerine karşın,
döndüğünde kolaylıkla yatışırlar. Güvenli bağlanmanın gelişmesi için çocuğun
kesintisiz, tutarlı tepki veren kendiliğine zarar vermeyen, duyarlı ve her
zaman ulaşılabilir bir bakım verene sahip olması gerekir. Kendini yatıştırma,
güven duyma, bütünlük duygusu sağlama, duygu düzenlenmesi, öz değer duygusunu
sürdürebilme gibi kendiliğin işlevi olan ruhsal düzenlemeleri erken gelişim
döneminde bebek için kendilik nesnesi olan anne yürütür, yani bebek annenin
kendiliğini kullanmaktadır. Annenin çocuğa yaklaşımı, onunla kurduğu ilişki,
bebeğin gereksinimlerini doğru algılayan ve uygun tepkiler veren bir eş duyum
(empati) özelliği taşıyorsa, anne bebeğin kendilik duygusunun gelişebilmesi
için gerekli deneyimleri sağlayabilir. Annenin eş duyumlu yaklaşımı, anne çocuk
ilişkisinde bebeğin kendilik nesnesinin yaşantılarını ve duygu durumlarını
kendisininmiş gibi algılamasını sağlar, annenin özelikleri kendisine uygun
şekilde dönüştürülerek içselleştirilir. Bu içselleştirme sürecinde bebeğin
kendiliği kalıcı bir ruhsal yapı olarak gelişme fırsatı bulur. Kendilik
geliştikçe kendilik nesnesinden farklılaşmaya ve ayrışmaya baslar ve zaman
içinde çocukta, temelini anneden aldığı, ama onunkinden ayrı ve özgün bir
kendilik duygusu gelişir.
Yasamın ilk
üç yılında anne-babasına güvensiz bir şekilde bağlanan çocukların, okul öncesi
dönemde problem çözme konusunda güvenli bağlanma geliştiren çocuklara göre daha
sorunlu bir dönem yasadıkları görülmüştür.
Bağlanma ilişkisinin niteliği konusunda okul öncesi
çocuklarla yapılan bir çalışmanın sonuçları incelendiğinde; güvenli bağlanma geliştiren
çocukların yaşıtlarına göre sosyal becerilerinin yüksek, olumlu
duygulanımlarının, olumsuz duygulanıma göre, daha fazla olduğu, yetişkinlerle işbirliği
ve uyum içerisinde bulunabildikleri görülmüştür. Güvensiz bağlanma geliştiren
çocuklarınsa, sosyal izolasyona eğilimli, sinirli, rahatsız, huzursuz,
akranlarına ve öğretmenlerine karşı saldırgan, uyumsuz, depresif, imgeleme
gerektiren oyunlarda başarışız oldukları ve sorumluluklarını yerine
getiremedikleri gözlenmiştir. Ayrıca; bozuk, güvensiz bağlanma ilişkisi
içindeki bireyler de ailesel bağın yetersizliği nedeni ile cinsel bağlanma öğesi
seçiminde sorunlar yaşanmakta ve sıklıkla ensest ilişkiler gözlenmektedir.
Bebeklik ya da erken çocukluk döneminde; birincil
bakım verenin sürekli değişmesine, bakımın belirgin niteliksel eksikliğine ya
da çocuğun temel ihtiyaçlarının, sosyal ve duygusal gereksinimlerinin sürekli göz
ardı edilmesine bağlı çocukta içinde güvensiz bağlanma özellikleri barındıran
tepkisel bağlanma bozukluğu gelişir. Tepkisel bağlanma bozukluğu gösteren
çocuk, toplumsal iletişim kurma ve yaşına uygun tepki verme, duygusal yakınlık
gösterme konusunda yetersizdir. Çocuk seçici olmayan bağlanmalar ve uygunsuz
toplumsal ilişkiler sergiler. Çocuğun gelişim süreci içerisinde içe çekilme,
konuşma gecikmesi, insanlara karsı ilgisizlik, çevreye karsı duyarsızlık
olabilir. Ek olarak bu çocuklar otistik belirtiler de gösterebilirler.
Araştırmalar güvensiz bağlanma geliştirmiş olan bireylerin ergenlik döneminde
içsel ve çevresel pek çok problemle karsı karsıya geldiklerini göstermiştir. Warren
ve arkadaşları tarafından (1997) yapılmış bir çalışmada ise güvensiz bağlanma geliştirmiş
ergenlerin, güvenli bağlanma geliştirmiş bireylere oranla daha fazla anksiyete bozukluğu
yasadıkları saptanmıştır.
2.Kaygılı-kararsız bağlanma
örüntüsü olan çocuklar ise, çağırdıklarında annenin yanıt vereceğinden ya
da yardımcı olacağından emin olamayan çocuklardır. Bu nedenle ayrılığa
direnirler ve anne döndüğünde yatışmazlar. Araştırıcı davranışlarda bulunmaya ilişkin
kaygıları vardır. Kaygılı-kararsız bağlanma geliştirmiş çocukların anneleri
tepkilerinde tutarlı olmayan ve sıklıkla kontrol amaçlı terk etme tehdidinde
bulunan annelerdir.
3.Kaçınmacı (avoidant) bağlanma
örüntüsü olan çocuklar ise annelerinin yardımcı olacağına ilişkin hiç
güveni olmayan çocuklardır. Sürekli olarak çocuklarını geri çeviren ya da reddeden,
onlara uygun tepkiler vermeyen, empati yapmayan anneleri olan bu çocuklar, ayrılığa
tepkisiz kalıp, anne döndüğünde yakın durmazlar. Kaçınmacı bağlanmanın bir başka
boyutu olan gerilimli kaçınan bağlanma geliştiren çocuklarınsa,
çevrelerindekilere güvenemediklerinden genellikle kişileri kontrolleri altına
alma eğiliminde oldukları ve öfkelerini doğrudan ifade edemedikleri, bütünlük duygusuna
sahip olamadıkları, özdeğer duygusunu sürdüremedikleri tespit edilmiştir. Bu kişilerin
kimlik organizasyonlarında sorunlar yaşanır. Gerilimli kaçınmacı bağlanma ile
direnç gösteren çocukların, sıklıkla fiziksel şiddet uyguladıkları ve düzeni
bozucu davranışlar sergiledikleri, kurallara düşünmeden karşı çıktıkları ve
aniden öfkelendikleri gözlenmiştir.
Bartholomew ve Horowitz (1991) ise bu tipolojiyi genişleterek
Dörtlü Baglanma Modeli adında yeni bir model oluşturmuştur. Benlik ve başkaları
modelleri bağlanma biçimlerinin temel boyutlarını oluşturmaktadır. Dörtlü Bağlanma
Modeli, benlik ve başkalarıyla ilgili modelleri olumlu ve olumsuzluk boyutunda
ele almaktadır. Böylece iki boyutun çaprazlanmasıyla dört bağlanma biçimine
ulaşılmaktadır. Güvenli (secure) bağlananların kendilerine saygıları ve
güvenleri yüksektir. Kendilerine ve yanı sıra başkalarına ilişkin algıları da
olumludur. Güvenli kişi kendisini sevilmeye değer bulur, özerktir ve başkalarını
da destekleyici, kabul edici, iyi olarak algılar. Saplantılı(preoccupied) bağlanma
biçimi, kişinin kendisini değersiz, olumsuz algılamasına karsın başkalarını
olumlu algıladığı biçimdir. Değer duyguları düşük, kaygılı kişilerdir.
İlişkilerinde saplantıları vardır. Bartholomew ve Horowitz’in güvenli ve
saplantılı biçimleri Hazan ve Shaver’in güvenli ve kaygılı kararsız biçimlerini
karşılamaktadır. Hazan ve Shaver’ın sınıflamasında son biçim olan kaçınan bağlanma
biçimine karşılık Dörtlü Bağlanma Modelinde iki farklı biçim yer almaktadır.
Bunların ilki, kişinin kendisine ilişkin algısının olumlu, başkalarına ilişkin
algısının olumsuz olduğu kayıtsız (dismissing) bağlanma biçimi adını
almaktadır. Bu bağlanmaya sahip olanların özerklik duyguları gelişmiştir.
Yakınlığa karsı kayıtsızdır; ancak yakın ilişkileri önemsiz bulmanın altında reddedilmekten
kaçınma yatabilmektedir. Kişinin hem kendi hem de başkalarına ilişkin algısının
olumsuz olduğu son örüntü ise korkulu (fearful) bağlanma biçimidir. Kişi
kendini ve diğerlerini değersiz bulur. Kaygılı ve çekingendir, girişimci değildir.
Yakın ilişkilerden korkar, diğerlerine güvenemezler. Güvenli, kaygılı-kararsız
ve kaçınmacı bağlanma örüntülerine daha sonra dağınık bağlanma örüntüsü (disorganised/disoriented attachment
pattern) eklenmiştir. Stres ile baş etmede organize bir davranış gösterememe,
yabancı durum testinde stereotipik, asimetrik ve zamansız hareketlerin varlığı,
donup kalma, hareketlerde yavaşlama dağınık bağlanma ölçütü sayılmaktadır. Bu
çocukların annelerinin fiziksel taciz ya da ihmalde bulunan, psikiyatrik
bozukluk oranları yüksek olan ya da kendi bağlanma nesneleri ile olan
sorunlarını çözememiş anneler olduğu bildirilmektedir. Dağınık bağlanma
örüntüsünün altında yatan nedenin bakım verenden korkma olduğu
belirtilmektedir.
Uzm. Psikolog Reyhan Nuray Duman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder