ÇAĞIN
EN BULAŞICI HASTALIĞI : FOMO
En çok Z kuşağını tehdit eden, son yıllarda artan
sosyal medya bağımlılığı olarak tanımlanan FOMO yüzyılın hastalığı olmaya aday
gibi görünüyor. Gelişen teknoloji ile birlikte kişilerin sosyal yaşamı da
bundan büyük ölçüde etkilenmekte ve sosyal olmanın iletişime geçmenin tanımı
artık değişmekte.
Fomo’nun kelime anlamı “Fear of Missing Out” yani
çevrimiçi olmamaktan korkma, kaybetme korkusu. Kişi, internetle bağlantılı
olmamaktan korkuyor. Gittiği yerde Wi-Fi çalışmıyorsa , internete giremiyorsa
huzursuz oluyor. İnsanlar internete giremediğinde temel bir ihtiyacı
karşılanmamış gibi hissediyor. Bu durum bir korku oluşturuyor. Fomo, bu durumu tanımlamak için popüler
psikolojide kullanılan bir terim. Teknolojik aletlerle geçirilen vakit
genellikle aile ve sevdiklerimizle geçireceğimiz zamandan çalınıyor. Bu durum kişilerin
günlük zaman dilimindeki aktivitesini bozup eşi ve çocukları ile ilgilenmeyen
telefonunu elinden bırakamayan yetikinler olarak sayısı gittikçe artan bir
topluluğun ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu kuşağın ebeveynler olarak yetiştirdiği kuşağın gelecekteki halini hayal
ettiğimizde toplumu büyük sıkıntıların beklediğini sorunun gün geçtikçe büyümekte olduğunu rahatlıkla
söylemek ise hiç zor olmuyor.
Fomo küreselleşmenin bize bir hediyesi. Küreselleşme
sadece politik-sosyolojik değişimleri yanında getirmedi aynı zamanda teknolojik
bir değişim de oldu. Teknolojinin yaygınlaşması bütün dünyayı birbirine
yakınlaştırdı. Eskiden çevremizdeki kişilerle sosyal ağ kurup hayatımıza devam
ederken bugün dünyanın her yerinden insanlarla sosyal ağlar üzerinden
arkadaşlıklar kurabiliyoruz. Duygusal ilişkiler hatta evlilikler bile sosyal
ağlar aracılığı ile günümüzde gerçekleşebilmektedir. Yapılan bir araştırmaya
göre, 2010 ve takip eden yıllarda internet üzerinden tanışıp evlenen insanların
oranı %35 artmış.
Ancak bu evliliklerin uzun sürmediği ve internet üzerinden tanışıp
evlenenlerin %60‘ının 2-5 yıl içerisinde boşandığı
görülmüştür. Sanal dünyada tanışıp evlenen kişilerin boşanmasındaki en büyük
neden ise insanların kendilerini olduğundan farklı göstermesi ,evliliklerin bu
nedenle sahte bir temel üzerine kurulmasıdır. Bu durum zamanla fark edildiğinde
boşanmalar da kaçınılmaz olarak ortaya çıkmaktadır.
Teknoloji sayesinde günümüzde istediğimiz bilgiye
anında ulaşabiliyoruz. Bu durum dünyayı elektronik bir köye çevirmeye başladı
mesafeler yakınlaştı. Aslında düşünüldüğünde bilgiyi yakınlaştıran ve çok büyük
kolaylıklar getiren bu durum insanı insan yapan değerleri sarstı. Bunlardan biri de sosyal medya bağımlılığı,
bu bağımlılığın yaşı gittikçe de düşüyor. 3, 4 yaşındaki çocukların elinde
telefonlar, tabletler çocuklar uyuşmuş şekilde birbirleri ile oyun
oynamıyorlar. Çocuk gelişiminin en önemli parçası olan oyun giderek yerini sanal
oyunlara bıraktı. Anne babalar sussun
diye çocuklarına bu sanal uyuşturucuyu çekinmeden veriyorlar. Bu çocuklar
ergenlikte sanal olarak arkadaşlık kuran gençlere dönüşmekte ve yetişkin
halinde ise artık birbirleri ile dialog kuramayan insanlar oluyorlar. Bu
bağımlılık öyle bir hale geldi ki aynı
odada bulunan aile üyeleri de tek kelime bile etmeden ellerinde akıllı
telefonlarla saatlerce zaman geçiryorlar.
Sosyal Medya ile geçirilen zaman kişinin günlük
yaşam düzenini bozduğunda , eskiden yaptığı halde sosyal medya ile geçirdiği
zaman nedeniyle artık aksattığı faaliyetler
oluyorsa FOMO kapıdan gözüktü demektir. Sosyal medya bizi sosyal olarak engelli
birine dönüştürüyorsa buna rahatsızlık demek gerekiyor.
Toplumda,
sanal âlemde daha fazla yer edinebilmek gibi bir kültür oluştu. Twitter'da
yazdıkları retweet yapılmayanlar veya Facebook'da ve İnstagram’da yeterince
beğeni almayanlar kendilerini kötü hissediyorlar. Snapchat ie anı yaşamayıp
bunun sürekli video kaydını çeken, duygularını bu yolla ifade eden , takipçi
sayısı ile var olan ve sevildiğini hisseden kişiler sosyal medya aracılığı ile
kendi davranışlarının sözlerinin onaylandığını, sevildiğini hatta değerli
olduğunu hissediyor. FOMO da görülen önemli özelliklerden biri de sürekli diğer
insanların ne yaptığı ile ilgilenme olarak ortaya çıkıyor. Bu durum insanların
kendi yaşantılarından mutlu olmamasına ,sürekli olarak daha iyisini istemesine
ve aile içinde çatışmalara neden olacak durumların ortaya çıkmasına da neden
olabiliyor. Teknoloji bir amaç için kullanildığı takdirde hayatı kolaylaştırabiliyorken
bunun gereğinden fazla kullanılması ile kişinin günlük yaşam aktivitesini bozuluyorsa,
teknoloji hayatının tek konusu haline
geliyorsa, kişi eşiyle ve çocuklarıyla
ilgilenmiyorsa, gerçek arkadaşlıklar kurmuyorsa artık bağımlılık söz konusu olmaktadır.
Sosyal medya
bağımlılığının belirtileri nelerdir?
- Giderek
sosyal medya araçlarını daha fazla kullanmak,
- Sosyal
medyaya gün geçtikçe daha fazla ihtiyaç duymak,
- Kullanmadığında
huzursuzluk hissetmek,
- Farkında
olduğumuz kişisel problemlerimizi sosyal medya aracılığı ile halletmeye
çalışmak
- Sosyal
medya kullanımının kişiye güven vermesi.
Sosyal medyada fazla zaman geçirilmesiyle oluşan bu
durum sonucunda kişi, bir yerden sonra işlerin ters gittiğini durumunda
anormallik olduğunu boşa vakit geçirdiğini anlamaya başlıyabiliyor ama kendini
engelleyemiyor. İşte bağımlılık burada ortaya çıkmaya başlıyor. Kişi hayattan
haz almamaya başlıyor. Beyinin ödül olarak algıladığı karşıdaki insanın bize
gülümsemesi, arkadaşlarla konuşmak gibi durumlar ödül olarak algılanmamaya
başlıyor. Gerçek hayattan sıyrılıp telefon ve bilgisayarın içine kendini
hapseden bu insanlar sadece sanal ortamda bulunmaktan zevk alıyor.
Çocuklar güvende olsun diye sokağa çıkmasını
istemeyen anne babalar bilmiyor ki sokaktan daha büyük bir tehlike evde yanı
başında. Çocuklar sahte bir kimlik edinip sanal alemde dolaşıyor. Bunun
sonucunda yalan doğal bir olgu olarak çocuğa gözükmeye başlıyor. Kendini olduğu
gibi kabul etmeyen hayal ettiği şekilde kendini tanıtan ve gittikçe kendinden
uzaklaşan bireyler ortaya çıkmaya başlıyor. Sosyal ağlar insanlara “yeni bir ben” olma seçeneği sunuyor. Ayrıca
oluşturulan bu yeni kimlik istediğin
zaman değiştirilebiliyor. İşler ters gidiyorsa olumsuz eleştiri alıyorsan yada
popüler olamadıysa hemen başka bir kimlik edinilebiliyor. İşte bu durum normal
hayatta ilişki kurarken kendi söylediğimizden ve davranışımızdan sorumlu olma,
yaptığımız hataları düzeltmeye çalışma gibi insani olan vasıfları ortadan
kaldırıyor. Arkadaşlıklar ve ilişkiler
kısa süreli, sorumluluk almayan çok rahat yalan söyleyen insanlar ve sahte
kendilikler…İşte bu durum zamanla insanın gittikçe kendisinden daha fazla
uzaklaşmasına, hayatı yaşamamasına gerçek anlamda mutlu olamamasına neden
oluyor.
Teknoloji gererekli olduğu taktirde amacımıza
ulaşmak için bir araç olarak kullanıyorsa hayatımızı kolaylaştırmaktadır. Ancak
teknolojiyi bir araç olarak değil hayatımızın merkez noktasına bir amaç olarak
koyarsak hayatımızı kısıtlamış kendimizi sosyal bağımlı hale getirmiş oluyoruz.
Sosyal medyada ideal bir kullanıcı, gerçek hayat ile sanal dünya arasındaki
sınırları koruyabilen kullanıcıdır. Eğer siz anı yaşamaktansa o anın
fotoğrafını çekip aldığınız beğeni miktarınca mutlu oluyorsanız gerçek hayattan
uzaklaştığınız anlamına gelir bu.
Telefonu elimizden bırakıp, bilgisayarın başından
kalkıp; insanlarla yüz yüze görüştüğümüz
sohbetler, kısa yürüyüşler, aile toplantıları, çocuklarımızla oyun oynamak gibi
faaliyetleri arttırıp FOMO dan uzaklaşabiliriz. Unutmamak gerekir ki hiçbir
sanal yaşantı gerçek yaşantının yerini tutamaz. Hayata dokunmak ve gerçekten
yaşamak için bırakalım elimizden telefonları, kapatalım telefonları. Hayata
gerçek bir gülücük hediye edelim ve
gerçek kendiliğimizi sevelim. Unutmayalım geçen zaman bir daha geri
gelmeyecek.
Uzm. Psikolog Reyhan Nuray Duman
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder